Dördüncü Kuvvet!

Gazeteciler, gördüklerini yazmakla yükümlü ve sorumludurlar.
Basın Kanunu’nun 5187 maddesinin 3. Maddesi aynen şöyledir;
Madde 3- Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir.
Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlâkının, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabilir.

***

Yasa koyucu gazeteciye bilgi edinme, yayma, eleştirme ve yorumlama haklarını vermiş kanunlarla da bunu koruma altına almıştır.
Zaman zaman basına ayar verme ve gazetecilere de yakışık olmayan hitaplarda bulunan belediye başkanlarına her dönemde rastlamışızdır.
Gazeteci, bu kutsal ve onurlu mesleği yaparken; mesleğin kutsallığının ve saygınlığının da farkında olmak zorundadır.
Bu kendini bilen her basın mensubunun asli görevidir.
Bu bilinçle hareket etmeli.
Gazeteci bu görevi kamuoyu adına yapar.
Gazeteciye herkesin ve her kesimin yardımcı olma sorumluluğu vardır.
En başta da Emniyet güçlerinin gazetecilere yardımcı olmaları ve bu mesleği yaparken de haber alma hakkını kullanmasına yardımcı olma zorunluluğu ve görevi vardır.
Her kurumun da bu bilinçle hareket etmesi gerekir.
Gazeteciler de kolluk kuvvetlerinden bu görevi yerine getirmelerini beklerler…
Hiç kimse basının haber alma hakkının önüne geçme hakkını kendinde bulamaz.
Bulmamalı da.
Yasama, yürütme, yargı ve dördüncü kuvvette basındır.
Yani medyadır.
Peki, nedir medya?
Latince’de ‘ortam, araç’ manasındaki ‘medium’un çoğulu olan ‘medya’ sözcüğü, iletişim dilinde ‘ara katman’, aracı” olarak kullanılıyor. Başka deyişle; ‘iletişim araçlarının tamamı medyadır’. Az daha özelleştirirsek; ‘kitle iletişim araçları, basın yayın’…
Bu konudaki evsaflı tarifler ise ansiklopediler doldurabilir.

***

Basın her zaman ve her şartta özgür olmalıdır.
Özgür olmayan basın sesi kısılmış ve baskı altına alınmış toplum demektir.
Basın kimsesizlerin sesi ve çığlığıdır.
Bu açıdan bakıldığında; gazetecilik çok meşakkatli, çok ağır, yüksek bir tempo ve sorumluluk isteyen zor mesleklerden biridir.
Bence; zor zanaattır bu meslek!
Yürek ister!
Cesaret ister!
Yazdıklarının, her kelimenin arkasında durmayı ister!
En önemlisi de asla ‘basın öne eğilmeyecek!’

***

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk şöyle diyor; ‘Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır!.’
Büyük şair ve yazar; Melih Cevdet Anday ‘TELGRAFHANE’ adlı şiirinde şöyle diyor;
TELGRAFHANE!
Uyumayacaksın
Memleketinin hali
Seni seslerle uyandıracak
Oturup yazacaksın
Çünkü sen artık o sen değilsin
Sen şimdi ıssız bir telgrafhane gibisin
Durmadan sesler alacak
Sesler vereceksin
Uyuyamayacaksın
Düzelmeden memleketin hali
Düzelmeden dünyanın hali
Gözüne uyku giremez ki…
Uyumayacaksın
Bir sis çanı gibi gecenin içinde
Ta gün ışıyıncaya kadar
Vakur metin sade
Çalacaksın.