Geri

Cahilliğin hiçbir türlüsüne izin vermemeliyiz!

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Öğretim Görevlisi Tevfik Demir, 'Kütüphane Konuşmaları'nda cahilliğe dikkat çekti. Demir, "Cahilliğin hiçbir türlüsüne izin vermemeliyiz!" dedi.

13:48:46 | 2021-11-16


Haberi Sesli Dinle

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Öğretim Görevlisi Tevfik Demir, 'Kütüphane Konuşmaları'nda cahilliğe dikkat çekti. Demir, "Cahilliğin hiçbir türlüsüne izin vermemeliyiz!" dedi.

Samsun Kütüphane Konuşmalarının bu haftaki konuğu Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Öğretim Görevlisi Tevfik Demir oldu. Ayvacık ve Çarşamba İl Halk Kütüphanelerinde gerçekleştirilen "Algı Yönetimi" başlıklı etkinlikte Demir, 'cahillik ve cahillikle mücadeleye dikkat çekti. İlginin oldukça yoğun olduğu etkinlikte konuşan Demir, “Geçmişte zorbalıkla sömürü düzenini kuranlar, sonrasında bu düzeni zorbalıkla değil edindikleri zenginlikle ve kurduğu bankalarla yani paranın gücüyle devam ettirdiler” dedi.

MEDYAYI KULLANIYORLAR
Bugün aynı güç ve düzenin medya gücüyle devam ettiğini ifade eden Demir, "Televizyon Kanalları, Haber Programları, Dizi ve Film Endüstrisi, Sosyal Medya ve sayamadığımız bütün kitle iletişim araçlarına sahipler. Kullandıkları yöntem ise manipülasyon ve algı yönetimi. Bu güçleri elinde bulunduranlar, insanlar arasındaki gelir eşitsizliğine dayanarak inşa ettikleri bu adaletsiz düzeni sarsılmaz bir hakikatmiş gibi sunmaktalar. Kurdukları düzenin insanlara umut olarak sunduğu şey ise herkesin haksızca ve adaletsizce çok zengin olabilme ihtimaline sahip olduğu. Son 50 yılda adeta bir mühendislikle oluşturdukları popüler kültürde övülen şey, çalışmak ve üretmek değil, hangi yol ile olursa olsun paranın vereceği imkanlara ulaşmak" diye konuştu.

HEPİMİZE GÖREV DÜŞÜYOR
Öğretim Görevlisi Tevfik Demir, "Popüler kültürün adaletsizliğin kaynağını insanlığın bütün zenginliğinin yüzde 80’ini elinde bulunduran yüzde 1’lik bir kesim değil de Allah'ın bir düzeniymiş gibi sunması her şeyden önce insan psikolojisini yıkan bir anlayış. Ürettiği bu krize çözüm olarak sunduğu şey ise sorgulamamak ve anı yaşamak. Tükettiği ruhları, tüketim kültürü ile oyalamak. Gerçek hayatında barınma, beslenme, sağlık, güvenlik, eğitim gibi temel ihtiyaçlarını kazanmak için gecesini gündüzüne katıp çalışmak zorunda olan insana sanal bir alemde her şey elinin altındaymış gibi bir illüzyon sunmak. İnsanların düşüncelerini, fikirlerini söyleyip rahatlayabilecekleri adeta akan bir nehre, dipsiz bir kuyuya benzeyen bir sosyal medya, insanlığa dair bütün yüce değerlerin belirli bir kültür formu içinde sunulduğu diziler, neredeyse gelirlerinin tamamı bahis üzerinden sağlanan spor programları, son zamanlarda ise ürettikleri sanal bir para üzerinden herkesi dahil etmeye çalıştıkları borsacılık. Kadim bir tarihin, yüce bir medeniyetin mirasçısı olan Türk milletine tarihte olduğu gibi bugün de yüklenen bir sorumluluk var. Hakkı dile getirmek ve bâtılı ortadan kaldırmak. Millet olarak insanın insana kul olduğu düzenin bir parçası olmamak. Bu noktada hepimize düşen pek çok görev var" ifadelerini kullandı.

ÖNCELİKLE CAHİLLİĞİN HİÇBİR TÜRLÜSÜNE İZİN VERMEMELİYİZ
"Yalnızca kendi tarihimizi, kültürümüzü, dinimizi değil, az çok dünya tarihini, hiç olmazsa diğer kültür ve dinlerle bizim kültür ve dinimizin farklarını iyi bilmeliyiz" diyen Demir, şunları söyledi: "Bunun millet olarak üzerimizde hem ahlaki hem de dini bir sorumluluk olduğunu bilmeliyiz. Hiç kimseden olmasa bile kendi ailelerimizden, evlatlarımızın eğitimlerinden bizler sorumluyuz. Bizim çocuklarımıza karşı cevaplayamadığımız, boş bıraktığımız alanları başkaları öyle bir dolduruyor ki sonuçta çocuklarımız bize, ailesine, toplumuna, kültürüne, devletine düşman olacak bir biçimde yetişebiliyor. Birlik ve beraberliğimizi sağlamak ve daim kılmak için öncelikle neyle mücadele ettiğimizi iyi tanımlamak, farkındalık yaratmak sonrasında çözümü millet olarak birlikte ortaya koymak gerekiyor."


Tevfik DemirOMÜkütüphane konuşmalarıAyvacıkÇarşamba